» Ankara düşleri

Bu yıl 16-26 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek 17. Uluslararası Ankara Film Festivali, Fred Kelemen toplu gösterisiyle dikkat çekiyor. Festival kapsamında Aziz Nesin Emek Ödülü Atıf Yılmaz’a verilecek

.............................................................................................................................................................

ULUSLARARASI ANKARA FİLM FESTİVALİ, başkentte yılın ilk festivali olarak açılışı yapıyor. !fAnkara bu yıl kısacık sürdüğü için saymadık onu. Geniş programıyla, ulusal uzun, kısa ve belgesel film yarışmalarıyla ünlü Ankara Film Festivali’nin filmleri bu yıl 16-26 Mart tarihleri arasında kentin merkezi Kızılay’da yer alan Büyülü Fener salonlarında izlenebilir.

Ulusal uzun filmler arasında bu yıl Ümit Ünal, Kudret Sabancı, Selim Demirdelen, Yücel Yolcu ve Ömür Atay’ın birlikte yönettikleri, Adana’daki ve İstanbul’daki festivalin galibi ve yaratıcı filmi “Anlat İstanbul”; seyircinin ve eleştirmenin nadir ortak noktası olarak her iki kesimin de beğenisini kazanmış ve onları ağlatmış, gişede yapımcısını sevindirmiş Çağan Irmak’ın “Babam ve Oğlum”, Biket İlhan’ın “Ayın Karanlık Yüzü”, Ulaş Ak’ın “Dün Gece Bir Rüya Gördüm”, Atıf Yılmaz’ın “Eğreti Gelin”, Ezel Akay’ın “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?”, Kutluğ Ataman’ın Antalya’dan yönetmen ve oyuncu ödüllü “İki Genç Kız”, Memduh Ün’ün “Sinema Bir Mucizedir”, Erden Kıral’ın “Yolda” ve Cem Başeskioğlu’nun “Sen Ne Dilersen” adlı filmleri yarışıyor. Belli ki bu yıl jüri özellikle oyuncu kategorisinde zorlanacak.

Uluslararası kısa, canlandırma ve belgesel gösterimlerini, ulusal belgesel ve kısa film yarışmaları gibi önemli bölümleri bir kenara bırakırsak, kısaseverlerin ilgisiz kalamayacağı bir bölümü duyurabiliriz: “Türk Kısa Film Tarihinden” başlığı altında aralarında Ceylan, Özgentürk, Pirhasan, Uluçay, Pirselimoğlu gibi isimlerin bulunduğu günümüzün önemli yönetmenlerinin kısa filmlerini, bir de hiçbir filmi Türkiye’de izleyiciyle buluşamayan Alp Zeki Heper’in Fransa’da çektiği iki kısa filmini izlemek mümkün olacak.

Bertolucci ve Kelemen
Gelelim her festivalde ilgiyle beklenen dünya sinemasından film gösterimlerine. Daha çok Avrupa Film Festivali sayesinde tanıyıp sevdiğimiz, kendine özgü bir biçemi, tarzı olan genç Alman yönetmen Fred Kelemen toplu gösterimde yer alacak. Yönetmenin 1994’den 2005’e kadar yaptığı tüm filmleri “Alacakaranlık / Abendland”, “Don / Frost”, “Yitik / Krisana” ve “Yazgı / Verhaenghis” gösterilecek; ayrıca Kelemen festival konuğu olarak Ankara’ya gelecek.

Ustalardan ise Bernardo Bertolucci’nin ilk ama önemli, çok az kişinin görmüş olduğu filmleri öne çıkıyor: “Korkunç Orakçı / La Commare secca” (1962) ve “Örümceğin Stratejisi / Strategia del ragno” (1970) bu filmler arasında. Yine '70’lerde yapıldığı halde yıllar sonra Türkiye sinemalarında gösterim şansı bulan “1900 / Novecento” ve “Ay / La Luna” da izlemeyenler ya da tekrar izlemek isteyenler için perdede bulunmaz bir fırsat. 1981 tarihli “Gülünç Bir Adamın Trajedisi / La Tragedia di un uomo ridicolo” gösterilecek filmlerden.

Dikkat çekecek bir bölüm olan “Uzak Ufuklar”da, ülkelerinin ilk filmleri olma özelliğini taşıyan yakın tarihli filmler izlenebilir. Asya kıtasında Himalayalar’da minicik bir ülke olan Bhutan’dan Khyentse Norbu’nun yönettiği “Gezginler ve Büyücüler / Chang Hup The Gi Tril Nung” (2003), aynı bölgede “Ağlayan Devenin Öyküsü”nü yöneten Byambasuren Davaa’nın Moğolistan yapımı “Sarı Köpeğin Yuvası / Die Höhle Des Gelben Hundes” (2005), Afrika kıtasında Angola’dan Zèzè Gamboa’nın filmi “Kahraman / O Herói” (2004) ve son olarak Yemen’den Bader Ben Hirsi’nin yönettiği “Eski Sana’da Yeni Bir Gün / A New Day in Old Sana’a” (2005). Dört film de ülkelerinin gerçek anlamda ilk filmleri olarak biliniyor ve çeşitli uluslararası festivallerden ödüller almış, başarılarını şimdiden kanıtlamış filmler. Artık ülkemizdeki sinemaseverlerin görsel belleğinde çok sayıda ABD, Avrupa ve farklı ülkelerin (özellikle İran, Kore, Çin ve Japonya gibi) filmleri yeterince yer alıyor; o halde dünyanın farklı yörelerini tanımanın da zamanı gelmiş demektir.

Ödüllü filmler, oyuncular
“Dünyanın Her Köşesinden” bölümünde festival Polonya’nın en önemli filmlerini toplamış gözüküyor. Ünlü yönetmen Krzysztof Zanussi’nin son filmi “İstenmeyen Adam / Persona Non Grata”, diplomasinin karanlık işleyiş mekanizmasını gözler önüne seren bir film. Krzysztof Krauze’nin yönettiği “Nikifor / Mój Nikifor”, Nikifor Krynicki olarak tanınan Polonyalı ressam Epifan Drowniak’ın gerçek yaşam öyküsünü anlatıyor. Magdalena Piekorz’un yönettiği “Kamçı İzi / Pregi” genç yönetmenin ilk filmi. Her üç filmin de özellikle ülkesindeki ulusal festivallerden ödüllü olduğunu söylemeye gerek yoktur herhalde.

Çin filmi olan “Şangay Düşleri / Qing Hong” (Xiaoshuai Wang, 2005) sinema seyircisine tanıdık gelecek bir isim; çünkü geçen yıl Cannes’dan jüri ödülü aldı, ama önemi buradan değil, Antalya’daki ilk Uluslararası Avrasya Film Festivali’nden En İyi Film Ödülü’nü almasından geliyor. 2003’te Locarno’da Gümüş Leopar’ın sahibi olan Saraybosnalı Pjer Zalica’nın yönettiği ilk film “Sigorta / Gori Vatra”nın (2003) yapımcı ülkeleri arasında Türkiye’nin adı da geçiyor, internetteki sinema sitesinin yalancısıyız. Yönetmenin ikinci filmi de festivalde gösterilecek.

Çok sayıda filmin hepsini bu yazıya sığdırmak mümkün değil. Ama İspanyol usta Carlos Saura’nın “Yedinci Gün / El Séptimo Día” (2004) filminin adını saymak gerekiyor. Rodrigo Garcia’nın ilk filmi “Things You Can Tell Just By Looking at Her”ü görenler birbirinden değerli kadın oyuncularla çekilmiş bu filmin kadın sorununa duyarlı bir bakışı olduğunu hatırlayacaktır, farklı hikayelerle farklı kadınları anlatan Garcia bu kez “Dokuz Hayat / Nine Lives”da Los Angeles’ın San Fernando Vadisi’nde yaşayan kadınların birbirinden bağımsız ve aynı anda kesişen hikayelerini anlatmış. Oyuncuları arasında Glenn Close, Sissy Spacek, Robin Wright Penn, Holly Hunter, Molly Parker var. Filmdeki bütün kadın oyuncuları geçen yıl Locarno Film Festivali’nde Bronz Leopar’ı alırken film de en iyi yönetmen ve yapımcı dalında Altın Leopar’ı almış.

Oyuncu demişken bir filmden daha söz edebiliriz. O da geçen yıl Berlinale’de gösterilen “Sophie Scholl” ile En İyi Kadın Oyuncu dalında Gümüş Ayı kazanan Julia Jentsch. Ödüllü oyuncu filmde Sophie Scholl’ü canlandırmıştı. Mark Rothemund’un yönettiği filmde ağabeyiyle birlikte Nazilere karşı direnen Beyaz Gül adlı yeraltı örgütünde çalışan Sophie’nin yakalandıktan sonraki süreci, değişimi, nasıl dirençli çıktığı anlatılıyor ki oyuncunun incelikli oyununun ve Nazilere karşı bir kez daha perdede insanlığın nasıl galip geldiğinin görülmesi gerekiyor. Film aynı zamanda bu yıl En İyi Yabancı Film Oscarı’na aday. Almanya’da yaşayan Türk yönetmen Buket Alakuş’un son filmi “Ofsayt / Offside” da son anacağımız film olsun.

Festivalin geleneksel Kitle İletişim Ödülü, Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali’ne, Sanat Çınarları Ödülü ressam Kayıhan Keskinok’a, festivalin kurucularından Aziz Nesin’in adını taşıyan Emek Ödülü ise sinema tarihimize tanıklık etmiş bir başka çınara, Atıf Yılmaz’a sunulacak. Bu bağlamda yönetmenin farklı türden iki filmi, “Adı Vasfiye” ve “Bekle Dedim Gölgeye” yeniden perdeye gelecek.

..............................................................................................................................................................
2 Mart 2006 Perşembe
Milliyet Sanat - S. Ruken Öztürk